13 Aralık 2010 Pazartesi

kar örtüsüyle özdeşleşmiş bir rf

la dispute, yağan kar ve ben.
öylesine masum ve güzeldik ki.
melekler bile kıskanırdı üçümüzün mutluluğunu.
dosttuk,sevgiliydik resmen.
Tanrım.

9 Aralık 2010 Perşembe

Chas,Ari,Uzi ve Rabia Tenenbaum!

The royal tenenbaums u izlediniz mi bilmem ama izlemediyseniz izleyinde görün diyeceğim.Ben izledim pişman olmadım hani hatta fazladan değer kattı gibi abuk muhabbetlere girmeyeyim.izlemediyseniz izleyiniz işte.
Şimdi ki asıl mesele kırmızı adidas eşofmanımı aldığımdan beri kendimi chas,ari,uzi üçlemesine katılarak bunu dörtleme yapacak kişi gibi görüyorum ! Hakket garipten bir duygu ama hoşta.Ben lady in red 'in garip bir türü gibiyim aslında.iddia ediyorum!

1 Aralık 2010 Çarşamba

Vincent - Tim.Burton.Short.Animation.1982

Vincent Malloy

Vincent Malloy is seven years old,
he's always polite and does what he's told.
for a boy his age he's considerate and nice,
but he wants to be just like vincent price.
he doesn't mind living with his sister, dog and cat,
though he'd rather share a home with spiders and bats.
there he could reflect on the horrors he's invented,
and wander dark hallways alone and tormented.
vincent is nice when his aunt comes to see him,
but imagines dipping her in wax for his wax museum.
he likes to experiment on his dog abacrombie,
in the hopes of creating a horrible zombie.
so he and his horrible zombie dog,
could go searching for victims in the london fog.
his thoughts aren't only of ghoulish crime,
he likes to paint and read to pass the time.
while other kids read books like go jane go,
vincent's favorite author is edgar allen poe.
one night while reading a gruesome tale,
he read a passage that made him turn pale.
such horrible news he could not survive,
for his beautiful wife had been buried alive.
he dug out her grave to make sure she was dead,
unaware that her grave was his mother's flower bed.
his mother sent vincent off to his room,
he knew he'd been banished to the tower of doom.
where he was sentenced to spend the rest of his life,
alone with a portrait of his beautiful wife.
while alone and insane, encased in his tomb,
vincent's mother suddenly burst into the room.
"if you want to you can go outside and play.
it's sunny outside and a beautiful day."
vincent tried to talk, but he just couldn't speak,
the years of isolation had made him quite weak.
so he took out some paper, and scrawled with a pen,
"i am possessed by this house, and can never leave it again."
his mother said, "you're not possessed, and you're not almost dead.
these games that you play are all in your head.
you're not vincent price, you're vincent malloy.
you're not tormented, you're just a young boy."
"you're seven years old, and you're my son,
i want you to get outside and have some real fun."
her anger now spent, she walked out through the hall,
while vincent backed slowly against the wall.
the room started to sway, to shiver and creak.
his horrid insanity had reached its peak.
he saw abacrombie his zombie slave,
and heard his wife call from beyond the grave.
she spoke from her coffin, and made ghoulish demands.
while through cracking walls reached skeleton hands.
every horror in his life that had crept through his dreams,
swept his mad laugh to terrified screams.
to escape the madness, he reached for the door,
so he and his horrible zombie dog,
but fell limp and lifeless down on the floor.
his voice was soft and very slow,
as he quoted the ravenn from edgar allen poe
"and my soul from out that shadow floating on the floor,
shall be lifted--nevermore!''

29 Kasım 2010 Pazartesi

şu an bulunmak istediğim yer...

Şu an elimde kupamla, kulağımda Edith Piaf'ın o billuri sesiyle yavaşça resimdeki harmanın taşlarının üstüne oturuyorum...Taşların nemliliğine,soğukluğuna yüzümü yaslıyorum hafifçe...Yağmurun çekip gidişini içime çekiyorum ardarda...Gözlerimi kaldırıp gökyüzünü yokluyorum...Bulutlar ağır ağır gidiyor artık...Güneş bulutlardan daha hevesli görünmekte...Işınlarını damlalarla buluşturup renk katıyor dağların tepesine...Renksiz,solgun gibiyim bense bugün...

27 Kasım 2010 Cumartesi

prensesin uykusu

Vizyonda olan filmlerden biri olan Prensesin Uykusu bir Çağan Irmak filmi...Redd'in 'prensesin uykusuyum' şarkısı bu filme ilham olmuştur.
Filmin başkahramanı Aziz in günlüğüne yazdığı şu notu ''Kader değiştirilemez, değiştirilirse kader olmaz diyenler var.Olmasın varsın.Hiçbir şeyin değiştirilemeyeceği dünyada yaşamak ne umutsuzca olurdu, öyle değil mi?Başına gelmiş kötü bir olay, öyle bir gün gelir ki olması gerektiği için olmuş ve daha iyi bir şeye neden yaratmıştır.Bilemezsin...'' mantığıma oturttum.Arka fonda Redd in şarkısıyla çok da güzel uydu...

başladık...

Bir kasım günü defterlerimden öteye gitmek için kendime bir blog aldım.bu blogda çok yönlü çalışacağım çünkü şahsi not defterlerimde  de bir sayfanın başında ayrı sonunda ayrı konular olabiliyor.neyse şimdilik giriş için bu kadar yeter.ben devamını getirene kadar bekleyelim..